İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3. maddesinde “Yaşamak, herkesin hakkıdır.” denmektedir. Yine aynı bildirgenin 25. maddesinde sağlık hakkı, yani hasta hakları temel bir insan hakkı olarak kabul edilmiş ve işlenmiştir. Sağlık hukuku bu bağlamda hasta ve hekim haklarını koruyan ve bireyin temel hakları ile paralel bir biçimde bu ilişkinin yönetilmesine kılavuzluk eden bir hukuk dalı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hekimin davranışlarından ötürü medyana gelen ölüm, sakatlık ve yaralanma gibi sonuçlar, hekimin sorumluluğu çerçevesinde değerlendirilmeye başladığından beri de sağlık hukuku gelişim göstermiştir diyebiliriz. Hekimlerin etik kurallar yönünden, Ceza Hukuku yönünden ve Medeni Hukuk yönünden birden fazla farklı sorumluluk alanı bulunmaktadır. Etik kurallara bağlı kalmayan hekimler, 6023 sayılı Türk Tabipler Birliği Kanunu’nun 30. maddesi kapsamında bağlı bulundukları Tabipler Odası’nın onur kuruluna sevk edilir. Bir hekimin ceza kanunu açısından yargılanabilmesi için ise söz konusu davranışının açıkça yasada suç olarak belirtilmiş olması gerekir.

Sağlık hukuku avukatları, hekim, doktor ve diğer sağlık çalışanı personel tarafından yapılan tıbbi müdahale sonrası oluşan tazminat ve cezalara ilişkin davaların tamamıyla ilgilenmektedir. Sağlık avukatı aynı zamanda hekim ve hasta hakları incelemesi, özel sağlık kuruluşlarında belirlenmiş çalışma koşullarının analizi ve herhangi bir sağlık kuruluşuna özgü sistematik danışmanlık ve sözleşme hizmetleri de sunmaktadır. Sağlık hukuku mevzuatı ile birebir ilgili olan sağlık hukuku avukatları, hasta ve hekim ilişkileri sırasında doğabilecek her türlü anlaşmazlık, uyuşmazlık ve problem ile doğrudan ilgilenir ve ilgili sağlık davasının her iki tarafın haklarını koruyacak şekilde çözülmesine vesile olur.